29.11.2025

Son izlediklerim



Medivial (Ortaçağ)

"ülkeyi yönetenler bile bu kadar alçalabiliyorsa bir şeyleri değiştirmek artık mümkün değil"

Yöneten: Petr Jákl
Senaryo: Petr Jákl
Hikayesi: Petr Jákl Sr.
Başrolde: Ben Foster, Michael Caine, Til Schweiger, William Moseley, Matthew Goode, Sophie Lowe
Yayın tarihi: 8 Eylül 2022
Süre: 125 dakika
Ülke: Çek Cumhuriyeti

İngilizce Çek tarihi drama filmidir . Hiçbir savaşı kaybetmemiş Bohemyalı bir askeri komutan olan Jan Žižka'nın hayatını konu alır . Film, Žižka'nın genç olduğu Hussite Savaşları'ndan (1419–1434) öncesini konu alır. Žižka'nın nasıl ünlü bir askeri komutan haline geldiğinin hikayesini anlatır.  

Filmi izlediğimde bugünkü yaşamımızdan ne farkı var. Hayatlarımız hep birilerinin gücü altında, onların güç oyunları için kullanılan birer piyon, birer yemden başka bir şey değiliz. 


Northman (Kuzeyli)

Yönetmen: Robert Eggers
Yazar: Sjón, Robert Eggers
Oyuncular: Alexander Skarsgård, Nicole Kidman, Claes Bang, Anya Taylor-Joy, Gustav Lindh, Ethan Hawke Björk, Willem Dafoe 
Tarih: 28 Mart 2022 (Rigoletto Cinema), 22 Nisan 2022 (United States)
Süre: 136 dk
Ülke: ABD

10. yüzyılın başında İzlanda'da geçen filmde Alexander Skarsgård, babası öldürüldükten sonra intikam almak için yola çıkan Viking prensi Amleth'i canlandırıyor. 

Boş vakit geçirmek için izlenebilir.



Outlaw King (Kanun Kaçağı Kral)

Yönetmen: David Mackenzie
Yazar: Bash Doran, David Mackenzie, James MacInnes
Oyuncular:  Chris Pine, Aaron Taylor-Johnson, Florence Pugh, Billy Howle, Sam Spruell
Tony Curran, Callan Mulvey, James Cosmo, Stephen Dillane
Tarih: 6 Eylül 2018, 9 Kasım 2018 (Amerika Birleşik Devletleri)
Süre: 121 dakika
Ülke: Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri

İskoç Bağımsızlık Savaşları sırasında 14. yüzyıl İskoç kralı Robert the Bruce hakkında bir 2018 tarihi aksiyon drama filmidir. Film büyük ölçüde, Bruce'un I. Edward'ın İskoçya üzerindeki yönetimine karşı isyan etmeye karar verdiği 1304'ten 1307 Loudoun Hill Savaşı'na kadar geçen 3 yıllık dönemde geçiyor.

Konuyla ilgili belgesel:  Savaşın Efsaneleri | Bannockburn Savaşı | TRT Belgesel 




Bodica: Queen of War (Savaş Kraliçesi Bodica)


Yöneten: Jesse V. Johnson
Senaryo: Jesse V. Johnson
Oyuncular: Olga Kurylenko,Tim Barber, Andy Beckwith
Tarih: 27 Ekim 2023 (Amerika Birleşik Devletleri), 30 Ekim 2023 (Birleşik Krallık)
Süre: 101 dakika
Ülke: Birleşik Krallık

Film,Roma Britanyası'nda Iceni halkının aynı adı taşıyan Kelt savaşçısı Boudica'yı ve kocası Prasutagus'un ölümünden sonra Romalılara karşınasıl isyan ettiğini konu alır. Prasutagus ve eşi Boudica , Iceni halkının kralı ve kraliçesidir . Kral, Roma askerlerinin elinde ölür ve Boudica'nın krallığı erkek varissiz kalır . Romalılar , Boudica'nın topraklarına ve mülklerine el koyarak onu savaşa sürükler.

Konuyla ilgili belgesel: Savaşın Efsaneleri | Boudica | TRT Belgesel 



Pilgrimage (Hac)

Yöneten: Brendan Muldowney
Senaryo: Jamie Hannigan
Başrolde: Tom Holland, Richard Armitage, Jon Bernthal
Tarih: 23 Nisan 2017 (Tribeca Film Festivali)
Süre: 96 dakika 
Ülke: İrlanda

MS 55 yılında Kapadokya'da , Aziz Matthias bir grup adam tarafından zincirlerle sürüklenerek taşlanarak öldürülür . Son taş atılmadan önce, tepede şimşekler çakmaya başlar.
1209 Ortaçağ İrlanda'sında , Fransız Sistersiyen keşiş Frère Geraldus, Papa III. Innocentius'tan aldığı bir beratla uzak bir manastıra gelir . Berat, keşişlere en kutsal emanetlerini yaklaşan Beşinci Haçlı Seferi'ne yardımcı olması umuduyla Roma'ya götürmeleri için bir hac yolculuğu yapmalarını emreder . Keşişler isteksizce kabul ederler çünkü efsane, emanetin kutsal gücünün onu ele geçirecek kadar saf olmayan herkesi yok edeceğini söyler. Çok dilli Kardeş Ciarán ve acemi Kardeş Diarmuid de dahil olmak üzere bir avuç keşiş, dilsiz bir işçi eşliğinde yola çıkar. Grup bir sağanak yağmura yakalanınca altın emanet sandığına yıldırım düşer ancak hiçbir hasar görünmez, bu da mistik gücü fikrini daha da güçlendirir.


The Eagle (Kartal)

Yönetmen: Kevin Macdonald
Yazan: Jeremy Brock
Uyarlama: Dokuzuncu Kartal (The Eagle of the Ninth), Rosemary Sutcliff
Oyuncular: Channing Tatum, Jamie Bell, Donald Sutherland, Mark Strong
Tarih: 11 Şubat 2011 (ABD) 25 Mart 2011 (İngiltere)
Süre: 114 dk
Ülke: İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri

Film, babasının Kaledonya'daki lejyonunun kayıp Roma kartal sancağını geri almaya çalışan genç bir Roma subayının hikayesini anlatıyor. Hikaye, Dokuzuncu İspanyol Lejyonu'nun Britanya'da sözde ortadan kaybolmasına dayanıyor. 
Tarihsel olarak, Dokuzuncu Lejyon'un Kuzey Britanya'da sözde ortadan kaybolması tartışma konusudur.



The Last Duel (Son Düello)

Yönetmen: Ridley Scott
Senarist: Nicole Holofcener, Ben Affleck, Matt Damon
Uyarlama:  Son Düello: Ortaçağ Fransa'sında Düello ile Yargılamanın Gerçek Bir Hikayesi  (The Last Duel: A True Story of Trial by Combat in Medieval France), Eric Jager
Oyuncular: Matt Damon, Adam Driver, Jodie Comer, Ben Affleck
Tarih: 10 Eylül 2021 (Venedik), 15 Ekim 2021 (Birleşik Krallık ve ABD)
Süre: 153 dakika
Ülke: Birleşik Kralık, ABD

Ortaçağ Fransa'sında geçen filmde şövalye Jean de Carrouges, karısı Marguerite, Jacques le Gris'in kendisine tecavüz etmekle suçlayınca, Jean eski arkadaşı Jacque'a meydan okur.  Düelloya giden olaylar, üç ana karakterin çelişkili bakış açılarını yansıtan üç ayrı bölüme ayrılmıştır. 


Black Death (Kara Ölüm)
Yönetmen:Christopher Smith
Yazar: Dario Poloni
Oyucular: Sean Bean, Eddie Redmayne, John Lynch, Tim McInnerny, Kimberley Nixon, Andy Nyman, Carice van Houten
Tarih: 11 Haziran 2010 
Süre: 101 dk 
Ülke: Almanya, İngiltere

1348'de, Orta Çağ İngiltere'sindeki Kara Ölüm sırasında, acemi keşiş Osmund'un, manastırına sığınan Averill adında genç bir kadınla gizli bir ilişkisi vardır. Hastalık manastırı vurduğunda Averill, Osmund'un ısrarı üzerine yola çıkar ancak Osmund'u yakındaki bir ormanda bir hafta bekleyeceğine söz verir. Osmund, manastırı terk edip Averill ile yeniden bir araya gelmek için Tanrı'dan bir işaret için dua eder. Kısa bir süre sonra, bölge piskoposunun elçisi Ulric, vebadan etkilenmemiş ücra bir bataklık köyüne ulaşmak için ormanda bir rehber aramak üzere manastıra gelir. Ulric'in gelişini ayrılma işareti olarak gören Osmund, rehberlik yapmaya gönüllü olur ve grubuna katılır. Grup, Osmund'a köyün bir büyücü tarafından yönetildiğine inanıldığını ve onu yargılanıp idam edilmek üzere piskoposa teslim etmeyi planladıklarını söyler.


Season of the Witch (Cadılar Zamanı)

Yönetmen: Dominic Sena
Yazar: Bragi F. Schut
Oyuncular: Nicolas Cage, Ron Perlman, Stephen Campbell Moore, Claire Foy, Stephen Graham, Ulrich Thomsen, Robert Sheehan, Christopher Lee, 
Tarih: 4 Ocak 2011 
Süre: 95 dk
Ülke: ABD

13. yüzyılda Villach'ta üç kadın bir rahip tarafından cadılıkla suçlanır ve önce asılır, ardından boğulurlar. Rahip, Süleyman'ın Anahtarı'ndan alınmış bir kitap kullanarak üç kadına bir daha asla hayata dönememeleri için bir ritüel gerçekleştirir, ancak kadınlardan biri şeytani bir görünüme bürünür, kitabı ateşe verir ve rahibi asar.

14. yüzyılda, Alman Töton Şövalyeleri Sir Behmen von Bleibruck ve Sir Felson, Smyrniote haçlı seferlerine katılırlar. İzmir'in ele geçirilmesi sırasında bir sivil katliamına tanık olduktan sonra, ikili tarikatlarını terk edip Avusturya'ya döner.

Steiermark'ta seyahat eden Behmen ve Felson, Kara Ölüm'e yakalanmış insanlarla karşılaşır. Firari olduklarını gizlemeye çalışan Behmen'in kılıç arması kimliklerini açığa çıkarır ve tutuklanırlar. Vebadan ölmek üzere olan Kardinal D'Ambroise'a götürülürler. Kardinal, şövalyelerden, vebaya neden olduğundan şüphelenilen bir cadıyı, rahiplerin güçlerini iptal edip vebayı durduracak kutsal bir ritüel gerçekleştirebilecekleri ücra bir manastıra götürmelerini ister. Behmen reddedince, D'Ambroise onu ve Felson'ı hapse atar ve orada cadı olduğu iddia edilen Anna ile tanışırlar.

İki şövalye de, Anna'nın adil bir şekilde yargılanması ve haklarındaki firar suçlamalarının düşürülmesi şartıyla anlaşmaya varırlar. Kardinal kabul eder ve onlara rahip Debelzaq, sunak görevlisi Kay von Wollenbart, Kardinal Muhafızları'nın kaptanı Johann ve affedilmeleri karşılığında onlara rehberlik edecek olan gezgin bir dolandırıcı olan Hagamar eşlik eder. Anna, Behmen ile bir bağ kurarken Debelzaq'a karşı nefret besler.




Film: The Shining

Shining, 1980 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilen bir psikolojik korku filmidir. Stephen King’in aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Film, karısı ve oğlu ile birlikte kış mevsiminde izole bir otelde bakıcılık yapan Jack Torrance’in yavaş yavaş deliliğe sürüklenmesini konu alır.


Performanslar:
 Jack Nicholson’un Jack Torrance rolündeki performansı genellikle müthiş ve unutulmaz olarak yorumlanır. Anne ve çocuğu oynayan oyuncuların da oldukça iyi olduğunu eklemeliyim bu açıkalmaya.
Görsellik: Kubrick’in üslubu, simetriye dayalı kamera açıları ve uzun plan sekansları ile dikkat çeker.
Gerilim: Filmdeki gerilim, doğrudan korkutucu sahneler yerine psikolojik unsurlar ve atmosferle sağlanır.

 

Psikolojik Derinlik: Film, insan zihninin kırılganlığını ve yalnızlığın yol açtığı deliliği irdeler.

Doğa ve İzolasyon: Karla kaplı otel ve izole ortam, karakterlerin yalnızlık ve çaresizlik hissini derinleştirir.

Simgecilik: Otel ve onun geçmişi, geçmiş travmalar ve aile içi şiddet gibi temaları simgeler.

“The Shining” Yetenek: Küçük oğul Danny’nin sahip olduğu telepatik yetenek, insan zihnindeki karanlık ve doğaüstü güçlerle yüzleşme temalarını temsil eder.

The Shining, sinema tarihinde Kubrick’in ustalığını gösteren başyapıtlardan biridir; sinematografi, atmosfer ve gerilim yaratma açısından öne çıkar. Sadece jump scare değil, psikolojik korku ve gerilim anlayışını güçlendirmiştir. “Here’s Johnny!” gibi sahneler kültürel ikona dönüşmüş ve film, korku sinemasının referans noktalarından biri olmuştur.

Özetle, Shining sadece korkutucu bir film değil, insan psikolojisini ve yalnızlığın yol açtığı karanlık yönleri derinlemesine inceleyen bir başyapıttır. Hem sinema sanatı hem de kültürel etkisi açısından büyük öneme sahiptir.


Özellikle başlangıçta ağır ilerleyiş ve diyaloglar zaman zaman sıkıcı ve zayıf bir izlenim veriyor. Ancak bununla Kubrick’in amacının, izleyiciye karakterlerin monoton ve izole yaşamını hissettirmek ve gerilimi yavaş yavaş inşa etmek olduğu ifade ediliyor.

Kısacası, Shining yalnızca korku filmi değil, karakterlerin psikolojik yapıları, geçmişleri ve otelin metafizik etkisi üzerinden örülmüş bir hikaye olarak; başlangıç yavaş olasa da film ilerledikçe bu boşluklar ve ipuçları birleşerek daha derin bir anlam ortaya çıkarmakta.

 

Karakterlere bakıldığında:

Jack Torrance’in Karakteri ve Cinnet: Filmde Jack’in zamanla delirmesi izlenimi verilir ama aslında Jack baştan bastırılmış öfke ve şiddet eğilimi olan bir karakterdir. Otel ve izole ortam, onun bu eğilimlerini tetikler ve dışa vurmasını hızlandırır. Otelin geçmişi ve üzerinde bıraktığı “lanetli” etkiler, Jack’in cinnetini doğrudan etkiler. Otel adeta bir katalizördür.

Otelle Jack’in Geçmiş Bağlantısı: Filmde Jack’in geçmişten gelen bir şekilde otelle bağlantısı olduğuna dair ipuçları vardır. Özellikle finaldeki fotoğraf, Jack’in aslında otelin tarihine entegre olduğunu ve geçmişin bir döngü gibi tekrarlandığını düşündürür. Bu, otelin sadece fiziksel bir mekan değil, zaman ve hafıza ile metafiziksel bir bağlantıya sahip olduğunu gösterir.

 

Danny’nin Telepatik Yeteneği (“Shining”): Danny’nin “shining” yeteneği, sadece geleceği görmesini sağlamaz; aynı zamanda otelin karanlık geçmişini ve Jack’in değişim sürecini önceden sezmesini sağlar. Bu yetenek, otelin etkisi ve Jack’in delirme süreci arasında bir köprü kurar. Danny, hem masumiyeti hem de doğaüstü algısı ile filmin merkezinde psikolojik gerilimi artırır.

 

Anne, Wendy’nin Psikolojik Durumu: Wendy, başlangıçta daha güçlü ve dengeli bir karakterdir ama oteldeki olaylar onu giderek psikolojik olarak etkiler. Sondaki görüntüler ve otelin atmosferi, onun da farkında olmadan otelin etkisi altına girdiğini düşündürür.

 

 

Filmin konusunun akışında ben biraz kopukluklar gördüm. Ailenin otele gitmeden once çocuğun otelle ilgili hissettikleri, babanın başta şiddete eğilimli olduğu gözlemlense de otelin onu etkilediğinin sanki bundan memnunmuş gibi bir tavrı olması, otelin sanki büyülüğmüş gibi gösterilmesi, gerçekten lanetli bir yer mi yoksa bunlar psikolojisi bozulan ailenin hissettikleri mi? Arazinin daha once yerlilere ait olmasına bağlanacağını düşündüm ama bundan bird aha bahsedilmedi. Jack’in sonunda o otelde yıllar once bulunduğunu ima eden fotoğraf. Eğer o fotoğraftaki adam oteli lanetlediyse ne oldu? Gibi. Sanırım Stephen King’in romanı ile Kubrick’in filmi arasında bu konularla ilgili  farklar olduğunu kanısındayım. Bu aklıma yatmayan noktaların çoğunun kitapta açık olmalı.

Yapay zekadan yapmasını istediğim karşılaştırma:

 1. Jack’in Delirmesi (Kitap vs Film)

Kitapta:

-          Jack başlangıçta iyi niyetli, sorunlu ama sevgi dolu bir baba.

-          Alkol sorunları nedeniyle geçmişte hatalar yapmış olsa da deliliğe eğilimli biri değil.

-          Otelin hayaletleri, özellikle Overlook’un kötü enerjisi, Jack’i yavaş yavaş ele geçiriyor.

-          Yani delirme doğaüstü bir manipülasyonun sonucu.

Filmde:

-          Kubrick, Jack’i daha en baştan gergin, dengesiz, mesafeli ve potansiyel olarak tehlikeli yansıtıyor.

-          Jack Nicholson’ın enerjisi de bunu destekliyor.

-          Bu yüzden filmde Jack’in delirmesi bir düşüş değil, bir açığa çıkış gibi duruyor: Sanki otel sadece bahaneymiş gibi.

 Sonuç: Kitapta doğaüstü nedenler güçlü, filmde psikolojik çöküş ağır basıyor.

 

 2. Otelin İnsanları Delirtme Mekanizması

Kitapta:

-          Otel resmen yaşayan bir varlık.

-          Enerjisini geçmiş trajedilerden, şiddetten alıyor.

-          Jack’i özellikle hedef alıyor çünkü onun zayıf noktalarını kullanabiliyor.

-          Hayaletler çok daha belirgin: maskereler, davetliler, odadaki sahneler, sesler, hatta fiziksel müdahale var.

-          Otel, Jack’in zihnini baştan sona manipüle ediyor — tamamen doğaüstü bir saldırı.

Filmde:

-          Kubrick bu doğaüstü kısmı kasıtlı olarak azaltıyor.

-          Hayaletler bile çoğu kez “gerçek mi halüsinasyon mu?” şeklinde muğlak.

-          Otelin insanları nasıl delirttiği açık değil; sadece atmosfer ve izolasyon varmış gibi duruyor.

 

 3. Danny'nin geçmişteki cinayeti görmesi (Odada yaşananlar)

Kitapta:

-          Danny’nin Shining yeteneği çok daha detaylı açıklanıyor.

-          Otelin geçmiş katliamlarını görmesi mantıklı, çünkü otel canlı bir varlık gibi “anılarını gösteriyor”.

-          Yani Danny’nin o görüntüleri görmesi tamamen yeteneğiyle ilgili.

Filmde:

-          Danny’nin shining gücü hakkında çok az açıklama yapılıyor.

-          Bu yüzden “neden geçmiş olayları görüyor?” sorusu havada kalıyor.

 

 4. Jack’in Daha Baştan Etkilenmesi

Kitapta:

-          Jack otelde kötü etkilenmeye yavaş yavaş başlıyor.

-          İlk başlarda gayet normal.

-          Delilik süreci kontrollü şekilde tırmanıyor.

Filmde:

-          Jack daha ilk günlerden itibaren gergin, yabansı, huzursuz.

-          Bu yüzden sanki otel değil de Jack’in kendi psikolojisi sorunmuş gibi görünüyor.

-          Kubrick bunu bilinçli yapıyor çünkü doğaüstü kısmı minimize etmek istiyor.

 

 5. Wendy’nin Sonunda “Görmeye” Başlaması

Kitapta:

-          Wendy doğaüstü olayları çok daha net bir şekilde görüyor.

-          Otelin etkisi yayılıyor.

Filmde:

-          En sonda aniden hayaletleri görmesi biraz ani ve açıklamasız.

-          Bu da muğlaklık hissini artırıyor.

 

 Neden Kubrick Böyle Yaptı?

Kubrick romanı psikolojik bir çöküş hikâyesine çevirdi çünkü:

-          “Kesin bir açıklama” istemiyordu.

-          Korkuyu belirsizlikten yaratmak istiyordu.

-          Bilinçli olarak boşluk bıraktı; seyirciyle “zihinsel bir oyun” kurmayı tercih etti.

 

Stephen King ise bunu hiç sevmedi, hatta filmden nefret etti. “Jack zaten daha en baştan delirmiş gibi” diye sık sık eleştirdi.

 

Formun Altı

THE SHINING – SİNEMATOGRAFİ İNCELEMESİ  (YaZek)

1. Kadraj Geometrisi ve Simetri

Kubrick’in imzası olan mükemmel simetri bu filmde en uç seviyeye çıkar:

  • Koridorlar, otelin uzun geçitleri ve salonlar mükemmel merkez kadraj ile çekilir.
  • Bu simetri, seyircide “mekanik”, “soğuk” ve “kaçışsız” bir atmosfer yaratır.
  • Simetri; karakterlerin hapishanedeymiş, kaderin içinden çıkamıyormuş gibi görünmesini sağlar.

Bu görsel yaklaşım, filmin psikolojik sıkışmışlık temasına hizmet eder.

2. Steadicam Kullanımı (Devrim niteliğinde)

The Shining, sinema tarihinde steadicam kullanımını popülerleştiren en önemli filmlerden biridir.

Özellikle:

  • Danny’nin bisikletle koridorlarda dolaştığı sahneler
  • Jack’in labirentte Danny’yi takip etmesi
  • Otelde uzun yürüyüş sekansları

Steadicam ile yapılmıştır.

Bu sayede kamera:

  • Karakterlerin arkasından adeta “usulca takip eden bir hayalet gibi” hareket eder.
  • İzleyiciye, görünmez bir varlık tarafından izlendiği hissi verir.

Bu etki filmin geriliminin temel yapı taşlarından biridir.

 

3. Mekânın Bir Karakter Olarak Kullanılması

Overlook Oteli sadece bir mekan değil, filmin gerçek antagonisti gibidir.

Sinematografik olarak:

  • Kamera sürekli mekânı gösterir, boş koridorlar, devasa lobiler, uzun çekimler…
  • Kubrick mekânı büyütmek ve “insanı yutan dev bir yapı” haline getirmek için geniş açılı lensler kullanır.
  • Mekânın geometrisi tehditkâr görünür; ölçek karakteri küçük, zayıf ve yalnız hissettirir.

Sonuç: İzleyici otelin kendisinin canlı bir varlık olduğunu hisseder.

4. Renk Paleti ve Işık Kullanımı

Film boyunca renk planlaması oldukça bilinçlidir.

Kırmızı / Sarı / Mavi üçlüsü

  • Kırmızı: Şiddet, cinnet, kan, otelin kötü enerjisi
  • Sarı: Akıl sağlığının bozulduğu alanlar (Jack’in daktilosunun olduğu oda, mutfak)
  • Mavi: Soğukluk, izolasyon, doğaüstü etki (dağ evi dışı, gece sahneleri)

Aydınlatma

  • Kubrick doğal ışık ve yüksek kontrast arasında gidip gelir.
  • Otel genellikle fazla aydınlık olduğu halde yine de rahatsız edicidir (bu korku sinemasında nadir bir tercihtir).
  • Sessiz bir tedirginlik yaratır: Işık güvende hissettirmez çünkü mekân zaten tehditkâr.

5. Simgesel Kamera Hareketleri

Bazı kamera hareketleri sahnenin anlamını belirler:

Arkadan Takip

  • Jack’in delirme sürecinde kamera sık sık onu “yakın ama temas etmeyen” bir takip hareketiyle izler.
  • Görünmez bir baskı, kader ya da otelin ruhu onu arkadan takip ediyormuş gibi.

Yüzen Kamera (Ghost Cam)

  • Danny’yi izleyen kamera, yerden hafif yüksekte “kayarak” hareket eder.
  • Bu, otelin hayaletimsi varlığını temsil eder.

6. Labirent Sahnesi

Finaldeki labirent sahnesi, sinematografinin zirvesidir.

  • Kar-beyaz kontrastı
  • Dar perspektif, sınırlayıcı çerçeve
  • Steadicam’in takip hissi ile birleşmesi
  • Kuşbakışı planlar ile ölçek kaybının sağlanması

Jack’in zihinsel olarak kaybolmuşluğunu mekânsal bir metafora dönüştürür.

7. Kompozisyon Yoluyla Psikolojik İpucu Verme

Kubrick, diyalogla değil kadrajla anlatır.

Örneğin:

  • Jack çoğu kez kadrajın bir köşesinde sıkışmış görünür → psikolojik darboğaz
  • Danny geniş boşluklarla çevrilidir → masumiyetin tehdit altına alınması
  • Wendy’nin sahnelerinde otel daha yüksek ve ezici görünür → çaresizlik

8. Yavaş Zoomlar (Kubrick’in imzası)

Film boyunca tekrar eden bir teknik:

  • Yavaş yavaş yaklaşan zoomlar
  • Psikolojik gerilim yaratır
  • İzleyiciyi mekâna ve karaktere "çekip hapseder 

Örneğin:

  • Jack’in daktilodaki sahneleri
  • Otelin dış çekimleri

Bu zoomlar hipnotik bir ritim yaratır.

 

9. Yüz İfadeleri ve Kadrajın Boşlukla Kullanılması

Kubrick geniş açılı lenslerle:

  • İnsanı hafif deforme eden yüz yaklaşımları kullanır (Jack’in cinnet sahneleri)
  • Arka planı aşırı geniş bırakarak yalnızlığın görsel karşılığını oluşturur.

Jack’in ünlü “Here’s Johnny!” sahnesi de geniş açılı lensin verdiği abartılı yüz perspektifinden güç alır.

 

SONUÇ:

The Shining sinematografi açısından:

 

  • Simetri ve mekân kullanımı
  • Steadicam devrimi
  • Geniş açılı lenslerin dramatik işlevi
  • Renk ve ışık planlaması
  • Boşlukların psikolojik anlamı
  • Kamera hareketiyle görünmez tehdit oluşturma

gibi birçok yönüyle sinema tarihine geçmiş bir başyapıt.