Tarihinin çok eski zamanlarından itibaren insanlar
görüntüleri resmetmeye ve hatta bu resimlerde hareketi betimlemeye
çalışmışlardır.
Görüntünün aktarılması çabası art arda çizilerek
resimlerle anlatılmaya çalışılan hikayelerden, gölge oyunları ile
yapılan gösterilerden birkaç resmin arka arkaya hızlı bir şekilde
gösterilmesiyle elde edilen hareketli görüntüleri içeren animasyonlara
dek ulaşmıştır.
17 ve 19. yy’larda film projektörlerinden çok önce
Thaumatrope, Phenakistoscope, Praxinoscope, Zoetrope, Stroboscope, Magic
Latern ve Mutoscope gibi basit animasyon aygıtları yapılmıştır. Bunlar,
daha çok dönen bir kart ya da merdane üzerindeki çizimleri, resimleri,
fotoğrafları ya da slaytları içeren ‘flip book’un (oynatma kitabının)
kompleks şekilleridir. Bu “optik oyuncaklar” gözü resimlerin hareketli
olduğuna dair kandırır. Işık kaynağı çoğunlukla bir gaz lambası, ışık
ampulü ya da sadece doğal ışıktır.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi hem vektör hem de
piksel tabanlı animasyonlar yapılmasına olanak sağlamaktadır. 2D full
animasyon tekniğinde saniyede 12 kare çizilerek yapılır. Limited
animasyon tekniğinde ise daha az kare çizilerek yapılmaktadır.Bir
animasyon filmi yapılmadan önce karakter tasarımları arkasından
senaryonun storyboard çalışması ve en son lay out çalışması
yapılmaktadır. Profesyonel bir şekilde yapılması planlanan bir animasyon
filmine bu aşamalar geçmeden başlanamaz. Animasyon teknikleri son
zamanlarda yapılan işlerle teknikte sınır tanımadığını
göstermiştir.Fakat genel olarak kategorize etmek gerekirse 3D, 2D, stop
motion, cut-out en yaygın tekniklerdir.
Film Animasyonu
Film animasyon tarihi 1890’larda sessiz filmlerin
ilk anlarından başlar ve günümüze kadar uzanır. İlk animasyon film
Charles-Émile Reynaud tarafından 12 resmin döngüsünü kullanan bir
animasyon şekli praxinoscope ile yapılmıştır.
28 Ekim 1892’de Paris’de Musee Grevin, prensip olarak
günümüzdeki modern film projektörüne benzer ‘Tiyatro Optiği’ sistemini
kullanarak yaklaşık 500 adet resmin döngüsünü içeren animasyonlar
sergilemiştir.
Standart resim filmindeki ilk animasyon J.Stuart Backton
tarafından yapılan Humorous Phases of Funny Faces (1906)’dır. Bir
çizerin tahtaya yüzler çizmesini ve yüzlerin canlanışını gösterir.
Fransiz yönetmen Emile Cohl (Emile Courtet) tarafından
yapılan Fantasmagorie bir başka kayda değer çalışmadır. İlk kez 17
Ağustos 1908 de Paris’de Théâtre du Gymnase’de gösterilmiştir. Emile
Cortet daha sonra 1912’de Fransız stüdyosu Éclair için çalıştığı
Amerika’ya gider ve burada tekniğini yayar.
İlk kukla-aniamsyon filmi Rusya doğumlu etnik olarak
Polonyalı yönetmen Wladyslaw Starewicz (Ladislas Starevich) tarafından
yapılan The Beautiful Lukanida (1912)’dır.
İlk uzun anime filmi Arjantin’de 1917’de Quirino
Cristiani tarafından yapılmış olan El Apostol’dır. Quirino Cristiani’nin
yönettiği ilk sesli animasyon film olan Peludopolis (1913)’I de içeren
başka iki animasyon film daha bulunmaktadır. Ne yazık ki bu çalışmalar
günümüze ulaşmamıştır. Günümüze kadar ulaşabilmiş ilk renkli sahneler
kullanan animasyon çalışması silhouette-animated (karartı animasyonlu)
Alman Lotte Reiniger ve Fransız/Macar Berthold Bartosch tarafından
yönetilen Adventures of Prince Achmed (1926)’dir. Walt Disney’in Pamuk
Prenses ve Yedi Cüceler (1937) çalışması onda önce en az sekiz çalışma
yapılmış olmasına rağmen ilk animasyon film olarak görülür. Bunun
yanında Technicolor yönetiminin ilk kullanıldığı ve İngilizce konuşan
dünyada ilk başarı gösteren çalışmadır.
Japon animasyonunun bilinen en eski ürünü hemen hemen
1907 yıllarındadır. Selülozdan yapılmış plastik şerit üzerine çizilmiş
50 çerçeve içerir. Bu adsız 3 saniyelik görüntüde deniz tayfası
kıyafetli bir çocuğun tahtaya kanji olarak “hareketli resimler” yazdığı
daha sonra izleyiciye dönüp şapkasını çıkararak eğilip selam verdiği
görülür. Yapan kişinin kimliği bilinmemektedir.
Japon animasyonunun başlarında yapılmış çok az bir animasyon bugüne ulaşmıştır.
Shimokawa Oten: Tokyo Puck için çalışan politik
karikatürist ve çizer. Tenkatsu tarafından onlar için bir animasyon
çizmesi için işe alınır. Sağlık nedenleri yüzünden, çizer işine geri
dönmeden önce, Imokawa Mukuzo Genkanban no Maki’yi de içeren sadece 5
film yapabilir.
Kouchi Jun'ichi: Karikatürist ve ressam. 1912 yılında
karikatür sektörüne katılır ve daha sonra Kobayashi Shokai tarafından
1916’da bir animasyon için işe alınır. 1910’ların teknik olarak en
gelişmiş Japon animasyoncusu olarak kabul edilir. Çalışmaları yaklaşık
15 film içerir.
Kitayama Seitaro: Alandaki öncülerin aksine büyük
şirketler için değil Kitayama kendisi animasyon çalışmalarında bulunur.
Hatta kendi animasyon stüdyosu Kitayama Eiga Seisakujo (ticari başarı
gösteremediği için kapanmıştır) ‘yu kurar. Animasyon tekniği karatahta
animasyonu ve daha sonra kağıt animasyonudur (arka plan resimli ya da
arka plansız).
Japon animasyonunun ikinci kuşağı:
Murato Yosuji, Kimura Hakuzan, Yamamoto Sanae ve Ofuji
Noboro Kitayama Seitaro’nun stüdyosunda çalışmış öğrencileridir. Bir
diğer önemli animatör Masaoka Kenzo küçük bir animasyon stüdyosunda
çalışmıştır. 1923’de Büyük Kantou depremi Kitayama stüdyosunun
çoğunluğunu yok etmiş ve bu olaydan sonra animatörler dağılarak
animasyondan para kazanabileceklerini bilerek kendi stüdyolarını
kurmuşlardır.
Bu zamanlarda, 15 yaşındaki çocuklar için bazı
anime’lerin sansürlenmesini ön gören maddeleri de içeren ilk gençliği
koruma kanunları kabul edilmiştir. Diğer yandan eğitimsel amaçlı
animasyonlar Eğitim Bakanlığı Monbusho tarafından desteklenmiştir. Bu
amaçla yüz binlerce yen harcanmıştır. Animasyon eğitim alanında, politik
ve endüstriyel alanda yeni içerikler için yüksek talepler doğuran
sürekli bir kullanım yeri bulmuştur.
Savaş Zamanı:
1930’larda Japon devleti kültürel milliyetçilik
zorunluluğunu başlatmıştır. Bu aynı zamanda medyada katı sansür ve
kontrole neden olmuştur. Bir çok animatör Japon ruhunu ve milli
bağlılığı veren animasyonlar üretmeye sevk edilmişlerdir.
Bu dönemde bir çok küçük stüdyo kapanmış ya da büyük
stüdyolar içinde eriyip kaybolmuşlardır. Ayrıca animatörler üzerinde
Disney’in etkisi büyüktür ama ticari nedenlerden dolayı Japon
animatörler o zamanlarda yüksek üretim kalitesine sahip değildir. Disney
üretimlerinin zayıf imitasyonları vardır. Disney ayrıca sesli filmi çok
erken kullanmıştır ve Japon stüdyoları için 1930’ların ortalarına kadar
bu çok pahalıdır.
1930’lara kadar Japon film endüstrisi küçük stüdyolardan
ya da tek başına çalışan animatörlerden animasyon isteyen sinemalar
tarafından yönetilmiştir. Animasyon stüdyolarının birleşmeleri ve
büyümeleri ile büyük projeler mümkün hale gelmiştir. Ama gerekli para
Monbusho veya büyük sinemalardan sağlanmaz. Kurnaz ve hızlı Japonların
düşman güçlerini alt ettiğini gösteren bir çok animasyon ordu tarafından
istenir.
1941 yılında Çin’de yapılan Princess Iron Fan kayda
değer ilk Asya animasyonu olur. Bunu 1945’de Japonya’nın Momotaro’s
Divine Sea Wariors animasyonu izler. Ekonomik faktörler nedeniyle hazır
ve ulaşılabilir kaynaklarla endüstriyi geliştirmeye devam edecek olan
Japonya olur.
Toei Animation ve Mushi Productions:
1948’de Toei Animation kurulur ve 1958’de ilk renkli
anime metraj filmi Hakujaden (The Tale of the White Serpent)’i yapar. Bu
çalışma modern anime’lerden çok müzikal numaraları ve hayvansal
karakterlerin desteği ile daha çok Disneyvaridir. Bununla birlikte
yapılmış ilk anime olarak kabul edilir. 1961 yılında Amerika’da Panda
and the Magic Serpent adıyla gösterilmiştir. 1960 ve 1970’lerin
başlarında Toei bu tür Disney türü filmleri üretmeye devam eder ve yakın
zamanda oldukça popüler Dragon Ball (1986) ve Sailormoon (1992) adlı ik
seriyi yapar.
Toei'nin tarzı; her animatörün kendi fikrini çalışmaya
taşıdığı vurgusuyla nitelenir. Bunun en önemli örneği Isao Takahata’nın
filmi Hols: Prince of the Sun (1968) olarak gösterilebilir. Hols normal
anime stilinden ilk büyük ayrılmadır ve daha sonraki günümüzde Hayao
Miyazaki ve Mamoru Oshii gibi yönetmenleri de kapsayan ilerleyen anime
hareketinin başlangıcıdır.
Toei tarzının modern anime’ye en büyük katkısı “money
shot”un gelişimidir. Bu mali değer düşürücü animasyon metodu önemli
hareketlere o kareleri tüm çalışmadan daha detaylı çizerek
vurgulanmasına izin vermektedir. Toei animatörü Yauo Outsuka bu tarzla
çalışmalar yapmış ve televizyona geçişiyle geliştirmiştir.
Osamu Tezuka, rakip şirket Mushi Productions’ı kurar.
Şirketin ilk başarısı Mighty Atom 1963’de ilk popüler anime televizyon
serisi olur. Yaygın inanışın tersine Atom, Japonya’da yayımlanan ilk
anime serisi değildir. İlk anime seisi 1962,2de yayımlanmaya başlayan
Otogi Manga Calendar’dır. İlk seri olmayan anime Three Tales’dir.
Bununla birlikte Atom, düzenli olarak karakterlerin devam eden bir
konuda gösterildiği ilk çalışmadır. Hala çok genç ve yeni programlar
arayışında olan Amerikan televizyonu Atom’u Amerika için 1964’de yeniden
yazdı ve adapte etti. Astro Boy olarak yeniden adlandırdı. Atom’un
Japonya’daki başarısı, Mitsuteru Yokoyama’nın Tetsujin 28 go çalışması
dahil bir çok yeni çalışma için kapılar açtı. Tezuka’nın Jungle Emperor
ve Tatsuo Yoshida’nın Mach Go Go Go çalışmaları Amerika’da göstterildi.
1960’ların sonlarına doğru anime yeni alanlara
genişledi. Tezuka çeşitli yetişkinlere yönelik Animerama filmleri olarak
bilinen denemeleri ile bu gelişimi başlattı. Üç film 1001 Nights
(1969), Cleopatra (1970) ve Belladonna of Sadness (1973)’dır. 1997
yapımı Revolutionary Girl Utena’ya ilham olan Belladonna üçü arasındaki
en deneysel olanıdır. İlk yetişkinlere yönelik anime’lere ek olarak
Lupin III (1971) bu dönemlerde yayımlanmıştır.
İlkler:
Asya/Çin’de ilk kayda değer metraj animasyon: Princess Iron Fan / 1 Ocak 1941 / Film
Japonya’da ilk kayda değer metraj animasyon: Momotaro's Divine Sea Warriors / 12 Nisan 1945 / Film
Asya/Çin ilk renkli animasyon: Why is the Crow Black-Coated / 1956 / Kısa
Japonya ilk renkli animasyon: The Tale of the White Serpent / 22 Ekim 1958 / Film
İlk yayımlanan anime: Three Tales / 15 Ocak 1960 / Film
İlk anime serileri: Otogi Manga Calendar / 1 Mayıs 1961 / Seri
İlk OVA: Dallos / 12 Aralık 1983 / OVA
Özet Japon Anime Tarihi
İlk Tezuka Çalışmaları
Momotaro's Sea Eagles,
Momotaro's Divine Sea Warriors
Mushi Productions ve Toei Animation
Osamu Tezuka'nın Astro Boy (1963)
Isao Takahata'nın Hols: Prince of the Sun (1968), Hayao Miyazaki ve Yoichi Kotabe’nin yardımlarıyla
1970’ler
Tomorrow's Joe ve spor ve dövüş sanatları dalının başlangıcı
Mecha ve Süper Robot dallarının yükselişi ve Japon film endüstrisinin düşüşü
Gundam ‘ın etkisi ve gerçek robot dalının başlangıcı
1980’ler
Z Gundam ve Macross ile Uzay Arkası Yarınların başlangıcı
Otaku alt kültürünün çıkışı
Studio Ghibli ‘nin başlangıcı
Hayao Miyazaki filmleriyle fantastik macera filmlerinin yükselişi
Dragon Ball ve dövüş sanatları anime’lerinin yükselişi
Akira (1988) gibi hırslı çalışmaların ve cyberpunk ve postmodern anime’lerin başlangıcı
1990’lar
Uluslarası gelişimle yerel endütsrinin düşüşü
harem anime’nin yükselişi
Sailor Moon ve sihirli kızlar anime dalının yükselişi
Neon Genesis Evangelion serilerinin etkisi ve post-Evangelion akımı
Batıdaki kritik kabullenme ve Moe serilerinin yerel olarak yükselişi
2000’ler
Dijital funsub’ın özellikle batıdaki anime severler arasında, Japonya dışındaki artışı
Hajime no Ippo ve Hikaru no Go gibi serilerle Spor anime’lerinin canlanması
Higurashi no Naku Koro ni ve Death Note gibi psikolojik korku ve psikolojik polisiyelerin artışı.
Hayao Miyazaki ve Katsuhiro Otono tarafından animeler dahil anime’lerde 3 boyutlu bilgisayar grafiklerinin artışı.
Freedom Project gibi animelerde cel-shading (bilgisayar grafiklerinin elle çizilmiş gibi görünmesi) artışı
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder